Kaledeki
prensesi kurtarmak için etrafta koşuşturduğum zamanlardan
beri çok uzun yıllar geçti; on yedi yıldır oyun oynuyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi konsol oyunlarıyla bir
bilgisayar ile karşılaşmadan çok uzun yıllar önce tanıştım –
bilgisayarı kız kardeşim dünyaya gelirken hediye olarak
getirecekti. Ve Atari ilk göz ağrım olsa da bugüne dek hiçbir
konsol Sega Mega Drive
kadar iyi zaman geçirmemi sağlayamadı. PlayStation
eve girince biraz unutulsa da, arada sırada önce emülatörler
ile, son yıllarda da PSP'ye kurduğumuz programlar sayesinde bu kara
kutuyu anıyorum.
80'li
yılların sonuna gelindiğinde video oyunları altın çağını
yaşıyordu. Piyasada şimdi adı unutulan pek çok konsol olsa da,
piyasanın hakimi hiç kuşkusuz Nintendo idi – ABD'de pazar payı
%95, Japonya'da ise %92'ydi.
Sega
Genesis veya ABD dışında bilinen adıyla Sega Mega Drive, 1988
yılında (ABD'de 1989, Avrupa'da ise 1990) piyasaya sürüldü.
Aslında Sega daha önce NES'i tahtından indirmek için iki konsol
piyasaya sürmüştü (SG-1000 ve Sega Master System) ancak iki
deneme de hüsranla sonuçlanmıştı. Nintendo ismiyle özdeşleşen
NES'in kapasitesi yeni nesil oyunlara yetmemeye başlayınca Sega bu
durumu kendisi için bir fırsata çevirmeyi başardı. O dönemde ev
konsolu üretmeye yanaşmamış olsalar da zaten Arcade makinelerinde
kullandıkları System 16 çoktan popüler olmuştu. Mega Drive'ı
geliştirirken üç ayrı Arcade makinesi daha geliştirdiler ve yeni
konsollarını o makinelerin oyunlarıyla uyumlu hale getirdiler.
Mega Drive isminden de oldukça memnundular ancak ABD'deki ismin
patenti önceden alındığından onun yerine orada Genesis ismini
kullanmak zorunda kaldılar.
Mega Drive ilk 16-Bit'lik ilk
konsol değildi, ama "ben 16-Bit'lik bir konsolum!" diye
çığlık atan ilk konsoldu. Space Harrier II ve Super Thunder Blade
piyasaya sürülen ilk oyunlarıydı. Uzunca bir süre Sega da o
dönemki shoot-'em-up modasını takip etti. Electronic Arts'ın spor
oyunları ve Capcom oyunları da bunları izledi. Kız/erkek ayrımı
yapmadan çocuklara oyunları sevdiren ilk konsol olduğunu da
rahatlıkla söylenebilir. Mega Drive çıktığında Disney de altın
çağını yaşıyordu ve Lion King, Pocahontas, Beauty and the
Beast, Gargoyles vs.'nin oyunları da konsolumuzda mevcuttu. Mickey
Mouse, Sylvester&Tweety (Sylvester and Tweety in Cagey Capers,
hala oynuyorum!) oyunlarını da unutmamak gerek.
1990'ların
ortalarına geldiğimizde Mega Drive sadece ABD'de 1 milyon tane
satmıştı. Ama bu arada Nintendo müşterilerini geri kazanmaya
başlamıştı. 1991'de Nintendo SNES'i piyasaya sürdü ve 16-Bit
savaşları başlamış oldu. Sega'nın bir maskota ihtiyacı vardı
ve Sonic the Hedgehog'u bu iş için uygun gördüler. Bu da Sega'nın
genelde hızı ön plana çıkaran agresif reklam kampanyalarının
büyük bir başarı elde etmesini sağladı. Sonic çılgınlığı
tüm dünyayı sardı ve satışlar iyice arttı. 1992 – 1993
yılları Sega'nın en iyi zamanlarıydı. Mega Drive II ve Mega
CD'yi çıkardıklarında Nintendo'nun teknolojisi çok geride
kalmıştı.
Her
yükselişin de bir sonu vardı elbette. Mega CD istedikleri kadar
satmıyordu; üstüne üstlük reklam kampanyalarını bir kenara
bırakmışlardı. Mortal Kombat yüzünden otoritelerle de başları
derde girdi. Mortal Kombat'ın şidden içeren sahnelerini
sansürlemek gibi bir uyanıklık yapan Nintendo, Sega'nın imajını
lekeledi. Sega bunun üzerine The Videogames Rating Council'i kurdu,
ama bu yeterli olmadı. Pazar payı bir yıl içinde %65'ten %35'e
düştü. Sony, PlayStation'ın piyasaya çıkacağı açıklayınca
bir umutla Sega Satürn'ü piyasaya sürdüler. Bunun da iyi bir
fikir olmadığı sonradan anlaşıldı.
Japonya
ve ABD'de yerini PlayStation ve yeni nesil Nintendo oyunlarına
bıraksa da, Avrupa ve Brezilya'da 1998'e kadar Mega Drive
üstünlüğünü elden bırakmadı.
Sonuçta
16-Bit savaşlarını kazanamadı ama, oyun tarihine adını
yazdırmayı başardı. Sonra da Dreamcast Sega'nın sonunu getirdi
zaten.
Nereden
geldi durup dururken bu Sega Mega Drive/Genesis özlemi derseniz;
Goldmaster yakın zamanda GameMaster Wolf ismini verdiği bir oyun
konsolunu piyasaya sürdü. Wolf; NES, Game Boy, GBA gibi
kimilerimizin hala elinden düşürmediği ya da emülatörler
vasıtasıyla hatırladığı konsolların oyunlarını 2.8 inç'lik
ekranında deneyimlememizi sağlıyor. Ve anladığım kadarıyla
Sega Genesis/Mega Drive oyunlarını da destekliyor. Tek yapmamız
gereken oyunları indirip cihazın hafıza kartına atmak. Dahili 4
GB genişletilebilir hafızası var. 800 adet Mega Drive oyununun 450-500
MB boyutunda olduğunu düşünürsek bu hafıza zaten sevenlerine
fazlasıyla yetecektir.
Ben de en kısa zamanda bir tane edinmeye çalışacağım. Umarım göründüğü kadar başarılıdır.
Ben de en kısa zamanda bir tane edinmeye çalışacağım. Umarım göründüğü kadar başarılıdır.